YÜKSEK FREKANSTA YAŞAMAK

Evrendeki her şey kendi frekansında titreşir ve hatta birbirlerini harmonik (uyumlu) bir ölçekte etkilerler. Benim yaptıklarımı anlamak evrenin anahtarını anlamaktır.       ~Nikola Tesla

Her birimiz temeli atomlardan oluşan canlılarız. Atomlar ise proton, nötron ve elektronlardan oluşuyor. proton ve nötronlar ise kuark denilen daha küçük yapılardan oluşuyor. Bir atomun boyutu ise çekirdeğinden elektronlara olan uzaklık olarak düşünülebilir. Atom çekirdekleri genelde aradaki boş alanın 100 binde biri kadar bir büyüklüğe sahip. Bu şu demek; atom çekirdeği bir fındık tanesi kadar ise atomun boyutu bir stadyum büyüklüğünde olurdu. Aradaki boşluklar hiç olmasa sırf proton, nötron ve elektronlardan oluşsaydık her birimiz bir toz tanesi kadar olurduk. Peki kuantum fiziği burada ne diyor ? 

Bu kütleyi oluşturan nedir ? Atom-altı yapıda var olan kuarklar ve onları birbirine bağlayan gluonlar arasındaki kinetik enerji bizdeki kütleyi oluşturan temel yapı. İşin özü boşluk olarak algılanan hacmimizde bizim göremediğimiz ama temelimizi oluşturan enerji var. 

Durum böyle olunca enerji - frekans yasalarıyla düşünmek kaçınılmaz oluyor. Bedenimizi canlı tutan enerjiyi yöneten de bilinçaltımız, bilincimiz, biz ve bizim inançlarımız. İnandığımız taktirde en küçük yapı taşlarımıza kadar enerjimizi yükseltip, düşürebiliriz. 

Hepimiz belli frekanslarda titreşen enerji varlıklarıyız. Bu titreşim bizim sahip olduğumuz frekansa göre değişmekle birlikte titreşimi yüksek canlılar olmak asıl hedefimiz. Bir örnek verecek olursak  her zaman radyo frekansı örneği anlaşılır olmuştur. Dinlemek duymak istediğimiz kanalın frekans titreşimini ayarladığımızda radyo kanalı bizim için anlaşılır olur. İnsanların da sahip olduğu frekans değerleri var. Bizim gördüğümüz ve göremediğimiz evrende bizden çok daha yüksek titreşime sahip insanlar da var. Bizim yüksek frekanslı varlıkları görmememiz ise gitar çalarken gitar tellerinin yüksek titreşimden görünmemesi gibi bir şey. 

Yüksek frekansa ulaşmak ise tamamen bizim aklımızdan geçen düşüncelere bağlı. Çünkü düşünce bir enerji.  Enerjimizi, frekansımızı olumlu düşünerek, inanarak yükseltebiliriz. Bu inanç öyle büyük bir güçtür ki, kendimizi hasta edebileceğimiz gibi umutsuz hastalıkları bile bu inanç enerjisi ile yüksek frekansa geçip iyileştirebiliriz. Hastalıkların bir çoğunun temel nedeni enerjimizin belli noktalarda düşmesidir. 

Peki frekansımız bu kadar önemliyken yüksek tutmak için neler yapabiliriz ? 

İşte günlük hayatta hepimizin kolaylıkla uygulayabileceği basit ama çok etkili birkaç öneri: 

1) Ne olursa olsun olumlu düşünmek

Bu başlarda zor olabilir. Farkındalığımızı yükselterek ilerlemek daha hızlı sonuç verir. Her olumsuz düşünce aklımıza geldiğinde farkındalıkla ihtimaller arasından olumlu olana inanmayı seçiyorum demeliyiz. Güzel düşün güzel yaşa prensibimiz olmalı. 

2) Kullandığımız kelimeleri iyi seçmek

Bu da yine farkında olarak aşabileceğimiz bir alışkanlık. Mesela zaten hasta olan birine kötü görünüyorsun dersek onun iyi hissetme ihtimalini de elinden almış oluruz. Bugün daha iyi görünüyorsun demek daha olumlu bir seçenek. Ya da aynada kendimize bakıp hissedip inanarak ben güçlüyüm, mutluyum, iyi hissediyorum dersek bir gün elbet farkı anlayacağız. Kelimeler güçlüdür, hafife almayın. 

3) Vakit geçirdiğimiz çevre önemli 

Etrafımızda bizim enerjimizi yükselten olumlu insanlar olursa bu bizi daha hızlı yüksek boyuta taşır. Enerjimizi düşüren insanlardan etkilenmemeyi öğrenmeliyiz. Mecbur değilsek aynı ortamlarda bulunmamayı tercih edebiliriz. Ama bir şekilde aynı ortamda bulunuyorsak da duygu alış verişine çok girmeden iletişimde nötr kalmayı seçebiliriz. 

Tabi ki kaçmak yerine yardım etmek de bir seçenek. Ancak herkesle aynı frekansta iletişim kuramıyoruz. Enerji konusuna inanmayan çok fazla insan var. İnanmak için belli deneyimleri yaşayarak görmeleri gerekebilir. Enerjimize yakın kişileri ise kendi boyutumuza çekebiliriz. 

4) Affetmek

Yaşamımızda affetmediğimiz herkes bizim enerjimizi aşağıya çeker. Affettikçe hafiflersiniz. Sanılanın aksine karşınızdakinden ziyade kendinize iyilik yaparsınız. Zaten siz affetseniz de karma affetmez.  

5) Yalnız kalmak

İnsan yalnızken düşüncelerini fark etmeye daha yatkındır. Birileriyle bir ortamdayken çok kolay onların ve ortamın enerjisinden etkilenebilirken, yalnız olduğumuzda düşünceler beynimizden geçerken kendimizi bilincimizle daha kolay yönlendirebiliriz. Bunlar dışında yalnız olmak gün içindeki kendimizi de değerlendirebilmemiz için bir fırsattır. 

6) Meditasyon 

Meditasyonu insanın kendi derininde olanları duyması için sessiz kalması, düşünmeyi durdurması olarak tanımlıyorum ben. Bir nevi özümüzle temas. Bir çok meditasyon yönteminden bahsediliyor. Tabi ki yöntemlerini öğrenmek işin özünü kavramak güzel olabilir. Ancak genelde kısaca mantığını bilsek bile hepimizin yapabileceği bir şey. Zaten hemen başarabileceğimiz bir şey değil zamanla düşünceler gidecekler. Yeter ki pes etmeden bu zamanı ayırıp üzerinde çalışalım. 

7) Doğaya yakın olmak

Doğa bize aslımızı yansıtır. O yeşil dünyaya girdiğinizde kopmak istemeyeceğiniz bir bağlantı oluşur aranızda. Enerjinizin yükseldiğini mutlaka hissedersiniz. Bir ağaca sarılmak, yaslanmak onun kökleriyle toprağa nasıl tutunduğunu hissetmek size güç verir. Toprağa ayak basmamız ise istersek bu hayatta bir ağaç misali kök salabileceğimizi, istersek de hemen yukarıdaki bulutlar kadar özgür olabileceğimizi anlatır. Doğa bize durduğumuz yeri gösterir, bize bizi gösterir.

8) Doğal beslenmek

Yediğimiz besinler de direkt olarak enerjimizi etkiler. Ne kadar doğal o kadar iyi. Hatta ne kadar sebze, meyve, baklagil gibi işlem görmemiş doğal besinler o kadar saf enerji. 

9) Olumlamalar yapmak 

Bilinçli aklımızla bilinçaltına kabul ettirmek istediklerimizi gün içerisinde tekrarlamak kısacası. İyi hissediyorum dedikçe bunu kabul edip iyi hissetmek gibi. Sağlığım günden güne daha iyiye gidiyor dedikçe her geçen gün farkı hissetmek gibi. Her konuda olumlamaları hayatınıza katabilirsiniz. Burada kilit nokta olumlamaları içinizden ya da sesli söylerken negatif herhangi bir kelime içermemesi. En çok söylenen bir örneği vereyim mesela ''Kazasız belasız'' diye bir tabir var. Bunun yerine ''Esenlikle'' demek daha olumlu bir ifadedir. 

10) Sevdiğiniz bir hobi ile uğraşmak

Bu da size ruhsal olarak iyi geleceği için enerjinizi de yükseltecektir. Sevdiğiniz bir spor olabilir, resim yapmak, gezmek, fotoğraf çekmek, kitap okumak, yemek yapmak vb. Size, ruhunuza hangisi iyi geliyorsa onu yapmayı hiç bırakmayın. 

11) İç sesinizi dinlemek

İyi hissettiren seçenek neyse ona yönelmek. Zamanla iç sesi dinledikçe daha çok duyar hale gelirsiniz. Bu inançla da bağlantılı. Kendi iç bilgeliğinize güvendikçe özdeki derin bilgeliğin sizi  yanıltmadığını ve ruhun ihtiyaç duyduğu yerlere ve insanlara götürdüğünü göreceksiniz.

12) Gülümseyin

Üzgün ya da sinirli bile olsanız aynanın karşısına geçin inatla gülümseyin. Beyniniz inanıp mutluluk hormonunu basacaktır, emin olun. Beyni kandırmanın en kestirme yolu gülmektir.

13) Anı yaşayın

Geçmişte olan ve sizi etkileyen olaylar üzerinden almanız gereken dersi alın. Anın akışını geçmişteki bir olayın ya da kişinin bozmasına izin vermeyin. Umutla yaşayıp büyük plana güvendiğiniz sürece gelecekte de endişeleneceğiniz bir şey yok demektir. Akışına bırakın ve sadece şu anda mutlu hissetmeye odaklanın. 

14) Umutla yaşayın

Şu an şartlar istediğiniz gibi olmayabilir. Olmasını istediğiniz aşk, para, şans, maddi manevi beklentinizin olduğu konularda umutlu olun, olmuş gibi davranıp o duyguyu hissedin. Burada da kilit nokta yine isteğinizi elde ederseniz hissedeceğiniz o  son duygunun hissedilmesi. Çekim yasası yada bilinçaltı ne derseniz deyin hayal edip hissettiğiniz o duyguyu size yaşatmak için birçok yol arasından en uygununu seçecektir.

Bu yöntemlere bir çokları daha eklenebilir. Okurken sıkmadan benim de uyguladığım ve etkisini gerçekten gördüğüm yöntemleri yazımda belirtmek istedim. Umarım küçük de olsa birilerine katkı olur.