21 Şub 2020

HAYAT SAVUNMAYA DEĞER

hayat savunmaya değer


Biz dünyalılar için hayatta olmak, çoğumuz için ölüm ve sonrasını daha az düşünmek demek. Aslında düşünsek de bilinçli bir şekilde ne olacağını ölmeden bilemiyoruz. Belki de daha önce ruhumuz bunu defalarca yapmıştır kim bilir?

İç hesaplaşmaların olduğu, hayatımızla ilgili bir mahkemeye oturacağımız bir film Defending Your Life - Hayat Savunmaya Değer. Bilincimizde yeni bir pencere açabilen, ruhsal anlamda geliştiren nadir filmlerden. Konusundan bahsedersek kısaca; bir kaza sonucu hayatı son bulan Daniel kendini dünyaya benzer ama daha özgür olduğu bir şehirde bulur. Burada hayatıyla ilgili bir mahkeme gerçekleşecektir. Daniel'in hayatındaki önemli anlar üzerinden onun cesareti, korkuları, hayatta verdiği kararlar bu mahkemede izlenip tekrar dünyaya gidip gitmemesi gerektiğine, derslerini alıp almadığına karar verilecektir. Onu savunan biri ve bir de karşı tarafta onun korkularını henüz aşamadığını düşünen biri vardır.

Tabi burada Daniel üzerinden biz de kendimizi sorgulama, kendi hayatımızda benzerlikler bulma şansını elde ediyoruz. Hayatımızda oluşan ve geçmiş yaşamlarımızdan getirdiğimiz korkularımızla kararlar verirken olmamız gereken asıl kişiler olabilir muyuz, yoksa yerimizde mi sayıyoruz. Hayatımızı korkuların ve yargılamaların yönetmesine izin mi veriyoruz yoksa cesur olabiliyor muyuz?

Hep söylerim. Bazı filmleri izlemenin doğru zamanı var. Daha önceleri bir çok defa izleme şansım olsa da, bu film bir çok defa karşıma çıkmış olsa da. tam olarak hayatımı değerlendirdiğim ve bunun için özel çaba sarfettiğim bir zamanda izleme şansım oldu.

Korkular demişken, bir çoğumuzda ortak korku olan ölüm korkusu- bilinmezliğin korkusu aynı zamanda- bu filmde ölüm ve sonrası eğlenceli bir yolla işlendiği için bu temel korkuya da biraz olsun daha pozitif bakmamızı sağlıyor. Yolculuğun devam ettiğini sezgisel olarak bilsek de bu korkuyu da aslında bilincimiz oluşturuyor. Ruhumuz bu konuda deneyimli belki defalarca öldük ve hayata geldik, ancak bilincimiz için ölüm ve sonrası bilinmeyen.

Tüm korkularımızı ele alıp neden onlara sahip olduğumuzu değerlendirirsek her birinin altında  farkındalığa ulaştıracak nedenlerin olduğunu görürüz. Önceki yaşamımızda bizi kovalayan bir aslan varsa ve ona yem olmuşsak, Daniel gibi bir sonraki yaşamımıza da bu korkuyu taşırız ve hayat boyu bir şeylerden kaçarız. Ta ki nedenini çözümleyip anlayana kadar. Farkında olduktan sonra yolun yarısındayız demektir, artık nedenini biliyoruz. Geriye kalan bir sonraki korku anında her zamanki geri adımı atmak yerine, kendimize bu korkunun hiç de gerekli olmadığını söylemek ve ileri gitmek.

Filmde ayrıca dünya yaşam tecrübelerinin ruhsal zekayı arttırdığını ve ruhun her bir hayatta daha da yükseldiğini görüyoruz. Böyle değil midir zaten? Bu hayatta bile kendimizi kendimizle kıyaslarsak 1 yıl önceki halimizden çok daha deneyimli ve bilgeyiz. 90 larda doğan bebeklere göre şimdilerde doğan bebekler daha bilge, daha akıllı. Ruhsal olarak hep yükselişteyiz.

Bir yolculuktayız. Ruhumuzu yükselten bir yolda kendimize doğru - birlikten bütünlüğe doğru ilerliyoruz. Kendimiz için gelişmemiz demek tüm evren için de bir gelişim adımı demek. Bu bilinçle yaşam deneyiminden daha çok faydalanmak ve gelişmek dileğiyle.








Share:

0 yorum:

Yorum Gönder