4 Ara 2023

Akışa Bırakmak


Kadın panik halinde binadan çıktı. Alarmını ertelemek yerine kapatmıştı belli ki ve uyuyakalmıştı. Telaşla ilk bulduğu uygun kıyafetleri geçirmişti üzerine. Halbuki bu iş görüşmesi onun için çok önemliydi ve bu yüzden kombini bile bir gece öncesinden belirlemişti, ama gömleğini ütülemeyi sabaha bırakmıştı. Hiç bir şey planladığı gibi başlamamıştı. Eğer taksi bulamazsa görüşme saatini de kaçıracaktı. Telaşla bakınmaya başladı. O beklerken yağmur yağmaya başladı tabii ki şemsiyesi de yoktu yanında. Bu görüşmeye bu kadar önem atfettiği için kendine kızdı. Çünkü ne zaman bir şeyin üzerine titrese böyle olurdu. Murphy kanunlarına bunu da eklemeli diye düşündü. Yağmurdan ıslanmış ekranından saatine baktı. Görüşmeye yirmi dakika kalmıştı. Eğer hemen bir taksi gelirse zamanında yetişebilirdi. Kendine içten içe kızmaya devam ederek bekledi. Telefonla taksi durağını aradı. En sonunda bir taksi gördü, hemen durdurdu. Yolda sabah trafiği vardı. O kadar gerilmişti ki artık sesli olarak kızıyordu kendine. Taksicinin şaşkın bakışları aynadan yansıyordu ama umursamadı.  Görüşmeye on dakika gecikti. Gerginliğini atmaya çalışsa da görüşme sırasında bir türlü rahat olamadı. İkinci bir görüşme için adayların aranacağı söylenerek ofisten ayrıldı. Aranmayağına emindi. 

Bu gibi durumlarda başaramadığı tek şey akışına bırakmaktı. Bu konuyu en yakın arkadaşına anlatsa kesin öyle derdi. ''Biraz rahatla, akışına bıraaak.'' 

Hayatın bilgeliğine biraz olsun güvenebilse hayatı nasıl değişirdi acaba?

Belki de o iş için veyahut iş yeri onun için, henüz hazır değillerdi. Mükemmel buluşmaları hazırlayan hayat, o sabah onu alarmı kapatması ve uyumaya devam etmesi için kodlamıştı. Taksinin gecikmesi, trafik ve yağmur katalizör olmuştu. Görüşme sırasındaki gergin ruh halinin alt yapısını oluşturmuştu her bir detay. Tıpkı filmlerde gördüğümüz küçük büyük tüm detayların orada olmasıyla hikayenin tamamlanması gibi. Evet hayatlarımızda her gün binlerce film senaryosunu canlandırıyoruz. Senarist de hayat, evren, kader, tanrı, sen her kim dersen. 

Görebilenler için hayatın çok ince bir matematiği vardır. Hangi deneyimlere hazırsak bizi o olaylar ve o kişilerle karşılaştırmak konusunda ustadır. Bunu görebilmek de ayrı bir ustalık gerektirir. Yaşarken fark edemeyiz ama sonrasında olan ya da olmayan durumlara baktığımızda aslında olması gerekeni yaşıyoruzdur. İhtiyacımız olan deneyimi en uygun alabileceğimiz kişiler, yerler ve durumlarla iç içe buluruz kendimizi. Yeterince derinleştiğimizde ise bir şekilde tamamlanan bir sahne gibi artık orda kalmak anlamsız gelmeye başlar. Yeni deneyimlere ihtiyaç duyan ruhumuzun gelişimi için yeni sahneler çekilecektir. 

Hayatın akışına güvenmek zaman içinde, deneyimlerle derinleştikçe gelişir. Artık daha bilgece bakmaya başlarız. Eğer bir şeyler istediğimiz gibi akmıyorsa orda belki akıntıya karşı yüzmeye çalışıyoruzdur. Tabi ki istediğimiz şeyler için çaba göstereceğiz. Bu konuda bizi sürekli geri iten durumlarla, güçlenmemiz için orada olan basamakları iyi ayırt edebilmemiz gerekir. 

Günün sonunda bir kafede oturup görüşmeyi düşünen kadın, artık bir karar verir. ''Ne olursa olsun bu kadar stres yapmayacağım bundan sonra.'' Kahvesinden bir yudum alır. Kendine kızmayı bırakıp arka planda çalan Amodo mio şarkısına kaptırır kendini. Telefonun çalmasıyla müziğin etkisinden çıkar ve telefonu açar. Karşı tarafta çok istediği, başvuru yaptığı ama asla aranmayacağından emin olduğu firmanın insan kaynakları sorumlusu vardır. ''Yarın için sizi bir görüşmeye davet etmek istiyoruz, saat üç uygun mu sizin için?'' ''Tabi uygun orada olacağım.''

Görüşme olumlu geçer ve iki hafta sonra, işe gittiği bir sabah o günün sabahını hatırlar. O günkü aksiliklerin tümüne teşekkür eder içinden. '' Beni olmam gereken yere yönlendirdiğin için yoluma koyduğun tüm engellere çok şükür. Teşekkürler hayat!''

amodo mia












Share:

0 yorum:

Yorum Gönder