25 Kas 2023

Gece Yarısı Kütüphanesi ve Pişmanlıklarımız



Hayatın pause butonu olsaydı ve bir noktada durdurup, farklı olasılıkları seçme şansımız olsaydı. Paralel evrenerdeki versiyonlarımızın gözünden hayata bakmak nasıl olurdu? 

Not; eğer kitabı henüz okumadıysanız ve okumayı düşünüyorsanız, spoiler olmaması için bu yazıyı daha sonra okumanızı öneririm. 

Kitaptaki baş karakterimiz Nora Seed, tam da böyle bir durumda hayatının pause tuşuna basmış, yolunda gitmeyen aşk, kariyer hayatı ve yanlızlık hissi ile intihar etmeye karar veriyor. Onu o noktaya getiren sebeplerle başlıyor kitap. Aynı gün işten kovulması, kedisi Voltaire'in ölmesi, abisiyle arasının açık olması. Nora mutsuz, yaşam enerjisini kaybetmiş durumda. 

Fakat belki de intihar ederken küçücük de olsa hayatı için savaşma isteği kalıyor içinde.  Çünkü gözlerini kapar kapamaz kendini büyük, çok büyük sonsuz bir kütüphanede buluyor. Orada kendisine okul zamanlarından güvendiği ve sevdiği o zamanlarda da kütüphaneci olan orta yaşlı bir kadın olan Bayan Elm rehberlik ediyor. Nora'ya farklı ihtimallerinin olduğunu, bu kütüphanedeki her bir kitabın onun paralel hayatları olduğunu ve bu farklı evrenlerdeki hayatlarına gidebileceğini anlatıyor. Hatta eğer o gittiği hayatlardan birinde isterse kalabileceğini de söylüyor. Nora önce isteksiz olsa da, Bayan Elm ona Nora'nın kök yaşamındaki pişmanlıklarının bulunduğu büyük bir kitabı gösteriyor;

Kedim Volts'un ölümü benim hatam onunla daha iyi ilgilenmediğim için pişmanım.

Dan ile evlenmediğime pişmanım.

Arkadaşım Izzy ile Londra'ya gitmediğim için pişmanım.

Buzul bilimci olmadığım için pişmanım.

Piyano çalmak yerine piyano dersi verdiğim için pişmanım. 

Babamı yüzmeyi bırakarak hayal kırıklığına uğrattığım için pişmanım. 

Labirentler müzik grubundan ayrılarak abimi hayal kırıklığına uğrattığım için pişmanım. 

Liste bu şekilde uzayıp giderken Bayan Elm onun bir yerden başlaması için soruyor. Hangi pişmanlığını yok etmek isterdin? 

Böylece Nora her bir olasılığın yaşandığı paralel hayatlarında bir yolculuğa çıkıyor. Defalarca farklı farklı hayatlar deniyor. Bazılarında kısa kalıyor, bazılarında daha uzun. Hayatları denedikçe görüyor ki; aslında pişman olduğu şeylerin çoğu kendi öz istekleri bile değil. Babasını mutlu ettiği ve yüzme olimpiyat şampiyonu olduğu bir hayatında kendisini derin bir yanlızlık içinde buluyor mesela. Dan ile evlendiği hayatında aldatılmanın verdiği hayal kırıklığı ile yüzleşiyor. Labirentler müzik grubu ile çok ünlü birine dönüşmüş ancak erkek kardeşinin yokluğu ile yüzleşiyor. Kedisine iyi baktığı başka bir hayatta onun zaten ölüm tarihinin değişmeyeceğini ve yine aynı zamanlarda öleceğini anlıyor. Piyano dersi verdiği için olan pişmalığı ise, tek öğrencisi paralel hayatlardan birinde bir suça karışmış olmasıyla son buluyor. Çünkü Nora kök yaşamında müzik sayesinde o genç çocuğun hayatına dokunmuş ve onu bambaşka birine dönüştürmüştü. 

Nora gittiği hayatlardan birinde uzun kalıyor. Bu hayatında mutlu bir ailesi, tatlı bir kız çocuğu ve isterse dönebileceği bir kariyeri var. Belki bu hayatta kalırım diye düşünmeye başlıyor. Ne de olsa seçme hakkı var. Ancak zaman içinde bu noktaya kadar inşaa edilmiş olan tüm başarılar, duygular, deneyimler, her ne kadar kendinin bir versiyonu olsa da çalıntı gibi gelmeye başlıyor. Sanki emaneten birinin hayatında rol yapar gibi hissediyor. Böylece en sonunda kararını veriyor. 

Kök yaşamındaki her şey onu mutsuz eden şeyler bile ona ait olan deneyimler. Üstelik o kadar hayat gezdikten sonra pişmanlıklarının gereksiz birer yük olduğunu fark ediyor. Artık keşkeleri bırakarak kendi hayatına dönmeye yani yaşamaya karar veriyor. Bir rüyadan uyanmak gibi. Bu uyanış tüm uyanışlarından farklı, artık bambaşka birine dönüşüyor ve hayatına sıkı sıkı sarılma isteği ile kendini kurtarıp hastanede gözlerini açıyor. Abisi durumu öğrenince Nora'yı ziyarete geliyor. Hayatın sevdiklerinden uzak geçirilmeyecek kadar değerli olduğu öğrenen Nora onunla daha sık görüşmek istediğini söylüyor. 

Evet kitap bu şekilde sona eriyor. Eğer böyle ihtimaller olsaydı ve biz de farklı versiyonlarımızı yaşayabilseydik, yine de bu yaşamdaki deneyimlerimizi terk edip gider miydik? Yada taşıdığımız tüm pişmanlıklarımız bir kitap olsaydı kaç sayfadan oluşurdu acaba? Bu pişmanlıkların hangileri gerçekte bize ait peki ve hangileri gereksiz yere taşıdığımız yükler? 

Pişmanlıklara takılıp kalmak yerine ne istediğini, neler yapmayı sevdiğini bulup yaşamayı seçmek tüm olasılıklar içinde en iyi ihtimal gibi görünüyor. Hafiflemiş taze bir başlangıca gözlerini açan Nora gibi bizler de ölümle yaşam arasındaki o ince riskli alana girmeden, hayatımızın pause tuşuna basıp arada duygu kitaplığımızı gözden geçirmeliyiz belki de. 













Share:

0 yorum:

Yorum Gönder