22 Mar 2025

Hodkin Lenfoma Sürecim



Son altı ayda hayat beni hem en güçlü hem de en zayıf halimle tanıştırdı. Yaz ortasında boynumda çıkan şişlikler, halsizlik ve yoğun gece terlemeleriyle gittiğim doktor ziyaretlerinden sonra ve maalesef uzun süren tetkik gel gitleri sonrası en sonunda biyopsi yapıldı ve Hodkin Lenfoma (lenf kanseri) teşhisi konuldu. 

Teşhisten sonra hemen kemoterapi seanslarım planlandı ve zaman kaybetmeden bu ilaç tedavisini almaya başladım. Çünkü ben o yoğun iş temposunda, ara ara sonuç vermeyen hastane ziyaretler yaparken dördüncü evre olmuşum. 

Özellikle ilk iki kemoterapiden sonra zaten düşük olan bağışıklığım iyice çöktü. Yıllardır vermek için uğraştığım kilolar kısa bir zamanda hızla gitti. Öyle ki aynaya baktığımda gördüğüm kişi bana yabancıydı. 

Bu öyle bir süreç ki herkeste etkileri farklı farklı ve ne yaşayacağını bilmiyorsun. Gelene razı oluyorsun. Bazen günlerce mide ağrısı ve bulantısı ve yemeklerden tiksinme, bazen kabızlık yaşayıp gaz çıkarabildiğinde bile ne kadar mutlu olduğunu görüyorsun. İştah ve bağırsakların düzgün çalışması ile hayat enerjisi arasında büyük bir yakınlık var bence. Yaşanan yan etkilerden bazıları da tat kaybı, ağızda çıkan yaralar, halsizlik vb. Sonuç olarak zaten çökmüş olan bedenine zehir alıyorsun, çökertenleri öldürmek üzere. Ama o hala sağlam kalan yanlarını da çökertiyor. 

Asıl zorluk böyle bir sürecin bir anda bitmiyor olması. Defalarca bu döngüyü yaşıyorsun. Ben işte en zayıf halimle bu döngünün başında karşılaştım ve güçlüyüm ben tek başına her şeyi halledebilirim diyen o kız gitti yerine asansörde bile ayakta duramayan kendi yemeğini yapamayan aciz biri geldi. En zayıf halim ve bu süreci sevdiklerinin de yardımıyla en iyi şekilde  atlatmaya çalışan en güçlü halim. Çoğu zaman düşürdü, saçlarım dökülüyor diye üzdü, acizliğim üzdü. Bana bakıyorlar ve benim için üzülüyorlar diye anne ve babamın üzülmesi durumuna bile ayrı üzülüyordum. Ben hem kendim için hem de onlar için iyileşmek zorundaydım. Ve böyle bir süreç içinde stresi ve kaygıyı da yönetmek zordu. En ufak bir stres yapınca midem ve bağırsaklarım hemen etkileniyordu. İnsanoğlu her durumda ince düşünmeye bağımlı maalesef. Belki gamsız olmak bir noktaya kadar daha iyi dedim ama olamadım tabi. 

Ruhsal boyutunda çok düşündüm. Ben bu hastalığı neden seçtim diye. Çünkü benim hayat felsefeme göre öyleydi, ben seçmesem yaşıyor olmazdım. Belli ki bir katkısı vardı. İlk aklıma gelen iş stresinden bedenimin kurtulma bahanesi olabilir mi sorusuydu. Çünkü sen bir şeyleri kendin, hayat içinde yapmazsan bunu senin yerine bedenin yapar. Hep bir kurumsal hayattan kopma isteğim vardı ve bazen ara ara koptuğum oldu. Ama garantici yanım hep aynı sisteme geri dönüyordu ve döngü bu şekilde devam ediyordu. İyileşince yine bir süre devam edecek muhtemelen ama artık bedenime ve ruhuma istemediği bir şeyi yaptırmamak üzerine bir yaşam yolu seçmeliyim. 

Bu hastalığı seçmemdeki  ikinci bahanem ailemin ilgisi ve şefkati olabilir diye düşündüm. Çünkü bu süreçte annem hep yanımdaydı. Ve belki de biz yıllar içinde yaşayamadığımız anne kız ilişkisini daha şefkatli bir şekilde bu dönemde yaşadık. Onun varlığı sevgisi bana güç verdi. Belki ruhum onunla zaman geçirmeyi istiyordu ve ben farkında olmadan bu durumu yarattım. Tabi ki babam da bizimleydi. Konu her ne olursa olsun bir sebebi vardı. Ve bunlar en güçlü olanlarıydı.

Üçüncü bir ihtimal de şöyleydi; ki bence bu en güçlüsü olabilir. İnsanın kendini, kendisi için yaratabileceği, yaşayabileceği daha iyi potansiyel olasılıklar varken, mutsuz olduğu ama normların dışına çıkmamak adına orada durmaya zorladığı bir hayatta yaşamak durumunda bırakmasıydı. Olası en iyi ihtimalleri yaratabilecek potansiyelimiz varken daha azına razı bir hayat sürmeyi ruhumuz ve bedenimiz kabul etmiyor. Zaten tüm hastalıklar önce ruhta oluşup sonra bedene sirayet eder. Bu yüzden hastalıkların bize bir mesajı vardır her zaman. 

Mesaj ya da sebep ne olursa olsun, içinden geçilmek zorunda kalınan bu süreci yaşayan insan bir dizi değişimden geçiyor. Her şeyi sorguladığı uzun bir zaman dilimi. Aslında belki hayatın bize dur da bir bak, hayatınla ne yaptın? Oysa neler yapabilirdin? deme şekli. 

Önce inkar aşaması, daha sonra yüzleşme ama kabul etmeme, belki isyan, daha sonra kendine üzülme ve şefkat ve kabullenme aşaması. Bunlardan sonra nedenini düşünmek için de yeteri kadar zaman oluyor. 

Evet ilaçlarla bedenin iyileşmesi mümkün. Adı söylendiğinde içi ürperten bir hastalık olsa da iyileşme oranları da yüksek. Ancak bedenin iyileşmesiyle birlikte kaynağına inip asıl sebebini de iyileştirmemiz gerekir. 

Ben hastalık öncesi hayatımı fazlasıyla kurcaladım. Kitaplar, psikoloji üzerine derinleşmeler,  terapiler ve aile dizimi derken bazı duygularımın da derinine indim ve o duygular (uzun yıllardır taşıdığım ve farkında olmadığım öfke) benim yaşamda aldığım kararlarıma etki etmiş ve bedenimi de ruhumu da yavaş yavaş hasta etmiş. En sonunda bana kendini bu şekilde göstermeye karar vermiş. 

Sürecimin sonuna yaklaşıyorum ancak henüz bitmedi. Zor olan kısmının içinden geçtiğimi biliyorum. Henüz her şey apaçık net değil elbette, ancak bu süreç şu ana kadar beni değiştirdi ve en sonunda bambaşka biri olacağımı biliyorum. Çünkü öyle olmalı. Ben mutlu muyum ve şu an bunu yapmak istiyor muyum? Alacağım tüm kararlar bu sorular üzerine şekillenmeli bunu biliyorum. Daha önce öyle yaşadığımı sansam da öyle değildi ve artık önceliğim nasıl mutlu olduğum. 

Bu yazıyı okuyan ve benzer süreçlerden geçenler varsa son olarak şunu söylemek isterim:

*Kabullenip, anlamaya çalışın, içindeki mesajı görmeye niyet edin. Çünkü mutlaka bir mesajı var. 

*Sevilen bir misafir olmasa da onu iyi ağırlayın, size vermesi gereken dersi verdiğinde şifası da ardından gelecektir. 

*Hastalığı kabullenin ama her daim sağlıklı biri gibi davranın, öyle yaşayın. Bedenimiz düşüncelerimizden, davranışlarımızdan tahmin bile edemeyeceğimiz kadar çok etkileniyor. Bir süre bu şekilde sağlıklı hissetmeseniz bile öyle davranınca kendinizi daha iyi hissettiğinizi göreceksiniz. Bu şekilde yaşamanız hem süreci daha kolay geçirmenizi sağlar, hem de daha erken iyileşme sağlar.

*Kelimeler ve kurduğunuz cümleler de bedenimize direkt etki eder. Bu yüzden birileriyle konuşurken durum ne olursa olsun, hep iyi olduğunuzu, artık daha iyi hissettiğinizi söyleyin.

*Eğer yapabiliyorsanız gününüze yarım saat de olsa açık havada yürüyüş ekleyin. Yoga, meditasyon ve nefes çalışmaları da iyi hissettiriyor. Nefes bedene açık bir mesaj zaten. Rahatlamış durumda biri nasıl nefes alıyorsa (uzun, sakin nefesler) öyle nefes alın. Size iyi hissettiren olumlamaları sık sık tekrar edin.

*Yazarak, çizerek ya da konuşarak bir şekilde kendinizi ifade edin. 

*Beslenmenize dikkat edin. Hastalığın çıkmasında ve sürecin devamında en önemli etkenlerden biri beslenme. Doğal beslenin, şeker tüketmeyin ve doktorunuza danışarak mutlaka bağışıklık destekleyici bitkisel takviyeler kullanın. 

*Bana bu süreçte, bu hastalığı atlatanların videolarını izlemek iyi geldi, içinden geçmek zor olsa da en sonunda biteceğini bilmek ve bir yıl sonra bu günleri hatırladığımda belki de en önemli kırılım noktalarından biri olacağını bilmek iyi hissettiriyor. Bu kırılımdan sonra hayata farklı açılardan bakıp yeni bir sen olarak daha mutlu potansiyel hayatlarından birini inşaa edecek olma düşüncesi de öyle. 

Tüm hastalıkların şifasını görebilmemiz dileğiyle. 








Share:

2 yorum:

  1. Sevgili Elvan, birbirimizi tanımıyoruz, ama facebook uygulaması sizi önerince kimmiş diye baktım. Ortak arkadaşlarımız olduğunu ve güzel tasarımlara imza attığınızı gördüm. Bio kısmında blog adresiniz vardı ve orada karşıma bu yazınız çıktı. Kendinizi çok güzel ifade etmişsiniz, hem profesyonel alanda çiziminiz ve yaratıcılığınız hem de öz farkındalığınız ve kaleminiz çok güçlü. Eminim bu enerjiniz yaşadığınız sağlık sorunlarını aşma sürecinde sizin en önemli avantajınız olacaktır. Bu vesileyle sizin için acil şifalar diliyorum. Selam ve sevgiler. Gökhan Orhan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gökhan bey değerli yorumunuz ve iyi dilekleriniz için teşekkür ederim. Umarım şifaya ihtiyacı olan herkes en kısa sürede sağlığına kavuşur. Selamlar..

      Sil