15 Tem 2025

Oyuna Dönüş


Sabah uyandığında o gün bir şeyler bitmişti. Biten şeyin ne olduğunu henüz bilmese de o gün yaşayan bir şeyin son günüydü. Az önce duyduğu sela sesiyle ilgisi yoktu bunun, hayır. Yaşadığı yerde birinin hayatı son bulmuştu evet, bunun hüznü vardı havada.  Ancak asıl biten şey, biten ama yeni bir şeye dönüşmek için biten bir şeydi, öyle bir histi. Hem bir hiçlik hem de heplik potansiyeli vardı burada. 

Yaşayalım görelim bakalım diyerek kalktı yataktan. Hayatın içine karışınca bu duygular biraz arka planda kalsa da, biten ve başlayan o şeylerin ne olduğunu arka planda hep düşündü. 

Yazın bitip sonbaharın başlaması gibi bir hisle yaşadı günü. Sonbaharda ve kışta yaprak döken ağaçlar misali anlamsız ve renksizdi. İlkbahar mutlaka gelir ve ağaca yapraklarını hatta çiçeklerini geri verir diye düşünüyordu bir tarafı. Zamanı vardı sadece. Zamanı bükebilenler için bu süre daha kısa olsa da o henüz bunu yeni öğreniyordu. 

Odasındaki boy aynasını silerken yansımasında gördü onu. Yeni yaşam potansiyeliydi görünen.  Bir ayakkabısı kayıp, bacakları ve kolları yara bere içinde çocukluğu. Onu hemen tanıdı.

Yorucu bir sürecin sonunda, tüm çiçeklerini başkalarına vermiş bir bitki misali hem genç hem de yaşlı bir çocuktu. Acılar çekmişti, çok beklemişti. Bu kız çocuğu artık sabırlı olmak istemiyordu, renkli çoraplar, kırmızı elbiseler, pembe balonlar istiyordu. Arsızca ve doğuştan hakkı gasp edilmiş bir alacaklı gibi, nereye giderse gitsin yanı başında çırpınıyordu. Tamam sana çocukluğunu veriyorum, biraz daha sabırlı olur musun? diyordu kadın. Ama çocuk durmuyordu. Gün ilerledikçe onunla her yere gidiyordu, olur olmaz yerlerde balon, elbise, pamuk helva, oyuncak bebek ve renkli tokalar isteyerek karşısına dikiliyordu. Hadi resim yapalım, diyordu. Hatta bankada olduğu ve sıra beklediği bir anda dans etmek istemişti. Hastane randevusunda ise zıplamak. Sen artık fazla oluyorsun diye söylendi içinden ama çocuk onu duymuyordu. Sanki yıllardır bir yerde kapalı tutulmuş da bugün dışarıya salınmış gibiydi. Şımarık ve olması gerektiği gibiydi aslında. Düşününce bir sorun yoktu.

Derin bir bitme hissi ve bir sela ile başlayan bu sabahın sonunda, kendi arsız çocukluğunun yeniden uyanmasını izlemişti kadın. Çocukluğu haklıydı. Uzun süredir orada bekliyordu, bugünün gelmesini ve ona yaşamın geri verilmesini bekliyordu. Yeterince yalnız kalmıştı, yeterince beklemişti, yeterince sıkılmıştı. 

Hayat koskocaman bir oyun alanı iken onu oyunun en sıkıcı bölümünde bırakanları bırakmıştı çocuk. Onlarla bir derdi yoktu. Bunlar ona sadece zaman kaybettirirdi. O sadece oyun alanını daha çok yaşamak istiyordu. O kadar eklenti, o kadar özellik, o kadar deneyim neden vardı ki hem? 

Biten şey esaret duygusuydu. Kadın çocuğunu korumak için onu hapsettiği duvarları yıkmıştı artık. Bu sabah yıkılan son duvardan sonra çocuk öylece oradaydı. Kadın onu korunmak için çocuğun bu duvarlara ihtiyacı olmadığını yıllar sonra anladı. Boşu boşuna yaşamamıştı, bilmeden, dünyayı dört duvardan ibaret sanarak. Ama artık biliyordu. Kadın da, çocuk da çok daha fazlasının var olduğunu biliyordu. 

Eve döndüğünde kanepeye oturdu. Çocuk da hemen yanında belirdi. Ona sevgiyle baktı ve sordu; senin için ne yapabilirim? Çocuk gülümsedi ve kadının elini alıp kendi yüzüne götürdü. Benim için zaten çok şey yaptın. Güvenlik sandığın duvarları yıktın, benim asıl güvenli yerim senin yanın. Bunu anladın ve artık birlikteyiz. Benim varlığımı hep hatırla ve benimle oyunlar oynamayı bırakma. Hayat bir büyüme oyunu olsa da asıl marifet eğlenmektir bunu unutma. Bir de beni hep sev olur mu?

Kadın sımsıkı sarıldığı şeyin bir boşluk olduğunun farkına vardığında kaç dakikadır bu şekilde durduğunu unutmuştu. Göz yaşlarını sildi. Kalkıp çocukluğunda en sevdiği yemek olan patates kızartması yaptı kendine. Yemekten sonra masaya yaydığı renkli kalemlerle bugünün bir resmini yaptı. Küçük çocuğu gördüğü haliyle onun mutlu ve özgür olduğu bir dünya çizdi. Sonra da Yonca Evcimik'in Aboneyim şarkısı ile dans ederken kendinden geçmiş bir şekilde yatağına gitti. Yarın yepyeni bir gün olacaktı ve yaşı kaç olursa olsun daha keşfedecek çok şey vardı. 



Share:

0 yorum:

Yorum Gönder